Eczaneler neden kapanma riskiyle karşı karşıya?

Pandemi boyunca canları pahasına ön saflarda çarpıştılar. Bugün üst üste yaşadıkları sıkıntılar eczanelerinin geleceğini tehdit ediyor ve seslerini duyurmaya her zamankinden çok ihtiyaçları var. Bu amaçla, eczacılarımıza tek bir soru yönelttik: Eczaneler neden kapanma riskiyle karşı karşıya? Cevaplarına kulak verme zamanı…

Eczacılığın daha önce hiç geçmediği günlerden geçiyoruz. Uzun süredir devam eden kronik sorunların yenileriyle birleşmesiyle birlikte, eczacılar için çözümsüzlük artık idare edilebilir olmaktan çıktı. Mesleklerinin geleceğini tehdit eden bu sıkıntılı dönemin yapıcı çözümler ve minimum hasarla atlatılmasını istiyorlar. Çözüme ulaşmanın ilk adımıysa sorunların doğru anlaşılmasından geçiyor. Aşağıda eczacılarımızın Farmazon Blog için kendi kelimeleriyle anlattıkları sorunları özetliyor, meseleyi en yalın haliyle dikkatinize sunuyoruz. 

Eczacılıkta bıçak kemiğe dayandı, peki neden?

1- İlaçlar zamlandıkça eczacıların kârlılığı düşüyor
2022 başından beri ilaç fiyatlarına iki kez zam yapıldı. İlaçlar zamlandıkça eczacıların kârlılığı düşüyor. Her ilaç zammı döneminde kamuda yaratılan, “aradaki farkın eczacının cebine girdiği” algısı tamamen yanlış. Bu ters orantıyı anlamlandırmak için İlaç Fiyat Kararnamesi’ndeki 14 yıl öncesinden kalan baremlere göz atmak yeterli. 

Bu kararnameye göre, eczacı en makul kârı 100 TL’nin altındaki ilaçlardan sağlıyor. 100 TL-200 TL arasındaki ilaçlardan daha az, 200 TL üstündeki ilaçlardan ise daha da az kâr elde ediyor. Dolayısıyla ilaca gelen her zam, 100 TL’nin altında kalan ilaç sayısının daha da azalması demek. Buna karşılık, eczacının neredeyse hiç kâr etmediği ilaçların sayısı hızla artıyor. Bu baremler enflasyona uygun şekilde güncellenmediği sürece, kârlılığı düşük olan ilaçlarla eczanelerin uzun süre ayakta kalması mümkün görünmüyor.

2- Hastanın ödediği ilaç fiyat farkları her geçen gün artıyor
İlaç zamlarının doğrudan etkilediği diğer grup elbette hastalar. Ödeme kapsamından çıkarılan yüzlerce ilaç bir yana, fiyatlar yükseldikçe hastaların ödediği ilaç farkları da dramatik şekilde artıyor. Bu farkları toplamakla yükümlü olan eczacılar, bu yüzden hastaların haklı isyanının tek muhatabı konumunda. İlaç zamlarının eczacıların dünyasında kötü bir haber olarak yankı bulmasının bir sebebi de bu. 

3- İlaç fiyatlarında uygulanan sabit döviz kuru yüzünden piyasaya ilaç girmiyor
Sağlık Bakanlığı’nın ilaç fiyatlandırmada baz aldığı Euro kurunu sabit tutması (bugün itibarıyla 7,86 TL) ve dahası gerçek kurla arasındaki +11 TL’lik fark, piyasada bulunmayan ilaç sayısını artırıyor. İlaç firmaları bu kurla piyasaya ilaç vermiyor, aynı sebeple ithal ilaçlar ülkeye giriş yapamıyor. Sabitle reel arasındaki bu kur farkı kapanmadıkça ilaç tedarikinde yaşanan bu büyük sorun devam edecek. Eczaneler ilaç arayışındaki hastalarına derman olamayacak.  

4- Gelir düşerken, eczane giderleri hiç durmadan tırmanıyor
Eczacılık, gider kalemlerinin en fazla olduğu meslek dallarından biri. Personel giderleri, vergiler, kira, elektrik, doğalgaz, muhasebe, internet, bakım vb. masraflar enflasyon oranında arttığı halde, gelir seviyesi yukarıda anlatılan nedenler yüzünden yükseleceğine düştüğü için ticari bir kurum olarak eczanenin geleceği büyük tehdit altında. Haftada altı gün ve belli aralıklarla sabaha kadar çalışan eczacılar, kredi üstüne kredi çekerek masraflarını karşılamaya çalışıyor. 

Eczacılarımıza sorduk:
Eczaneler neden kapanma riskiyle karşı karşıya?

“Eczacılar aynı 50’li yıllarda doğmuş insanlar gibi diğer mesleklerden çok farklı. Komşu esnaf vergisini ödemez, affa girer, yeniden yapılanmayı bekler. Yanında sigortasız eleman çalıştırır, kirasını yarım yamalak öder, geçinir gider. Mal sahibi bile eczacıyı kazanıyor sanıp kirasını yüksek tutar. Çalışanı beyaz yakalılar gibi davranır, hiç affetmez. Depolara yalvarırız, “Marketlerle, internet satışlarıyla başa çıkamıyoruz; ilaç dışı ürünleri bize piyasayla rekabet edebileceğimiz fiyattan temin edin” diye, mümkün değil, olmaz. Adımız “Eczane pahalı satar”a çıkar. SGK ilaçta fiyat farkı alır, firmaların SGK indirimi yapmadığı üründen fark aldığım ve başka bir meslektaşım daha düşük fark aldı diye hasta demediğini bırakmaz. Muayene ücreti, fiyat farkı gibi ücretler için devamlı günah keçisiyizdir. Eczacı bir işletmeyi yürütmek için çaba gösteriyor, kira ödüyor, yardımcılar çalıştırıyor, bir sürü gideri var, bunlar kimsenin aklının ucuna gelmez. Hasta anlamak istemediği halde “Eczane bu parayı neden alıyor?” sorusuna akşama kadar cevap vermeye çalışırız. Hasta ilaç yazdırmaya gittiğinde, herhangi bir mazeretleri varsa, hekimi hemşiresi “Siz eczaneden ilacınızı alın, sonra yazdırırsınız” der. Tahlil sonucu vs. kırtasiye işlerini eczacıya yüklerler. Buna benzer bir hizmetin bedeli kırtasiyecisine göre değişir, orada kimsenin sesi çıkmaz. Eczacı mecburen yakın miatlı aldığı ve sonrasında miadı yaklaşan ürünleri sadece seyreder, kimse geri almaz. İlgili merciler, sağlıkla ilgili tek kanun olan Tababet ve Şuabat ile eczacılık kanununda olmayan uygulamaları bazen yönetmeliklerle bazen şifahen söyleyerek eczacıya yaptırımlar uygular. Kabahatler Kanunu nedir diye araştırdım, yola pis su dökmek gibi örnekleri olduğunu gördüm. Antibiyotik veya kayda tabi ilaçtan bahsetmiyorum, Kabahatler Kanunu’na göre “Şu ilacı reçetesiz vermeyecektin” deyip arada bir ceza ödetirler. Bu gibi örnekler bitmez. Hani kalıplaşmış bir söz vardır, ”Ne çektin be eczacı!”

“Çünkü giderler aşırı derecede yükselirken gelirler aynı oranda artmadı ve devletin ödediği fiyatla ilaç fiyatları uyuşmadığı için ilacın ödenmeyen kısmında aşırı artışlar oldu. Bu sebeple ödenmeyen farklar için raporlu ve emekli hastalarla sürekli karşı karşıya kalıyoruz. Eşdeğeri olmayan ilaçlarda bile farklar oluşuyor, o yüzden bu durumların gözden geçirilip düzenlenmesi lazım. İlgililere duyurulur.”

“Ülkemizin yaşadığı ekonomik zorluklar, eczane gider kalemlerinde yüksek artışlara neden oldu. Elektrik, kira, doğalgaz, yakıt, personel ücreti, yemek giderleri, sarf malzemeleri vs. enflasyon oranında hatta daha da yüksek oranda artarken; gelir kalemlerimizde anlamlı bir yükseliş olmadı. İlaçta uygulanan sabit kur uygulaması güncel kuru 7,86 TL olarak alırken, Euro kuru bugün 18 TL’yi geçti. Piyasada ilaç yokları günden güne artıyor. Senelerdir güncellenmeyen İFK (İlaç Fiyat Kararnamesi) nedeniyle ilaca gelen zamlarla sanıldığının aksine eczane kârlılığımız düştü. Hizmetimizin aksamadan devam edebilmesi için, Türk Eczacıları Birliği’nin hükümete sunduğu çözüm önerilerine acilen yetkililer yanıt vermelidir.”

“İlaç Fiyat Kararnamesi’nin 14 yıldır güncellenmemesi ve ortalama eczacı kârının her gelen zamdan sonra düşmesi ana nedendir.”

“13 yıldır ilaca yapılan zamlara rağmen ilaç fiyat baremleri düzenlenmediği için kârlılık oranları düşmektedir. Yapılan zamlara rağmen de halen çok ciddi şekilde ilaç temin problemi yaşanmakta, ilaç firmaları ecza depolarına yeterli miktarda ilaç göndermemektedir. Hem kâr oranımız düşecek hem masraflarımız artacak hem de reçete karşılayacak ilaç bulamayacaksak kapanmayla karşı karşıya kalacağız.”

“Gelir gider dengesinin gider yönünde artması tek sebep. SGK primi-kira-maaş-Bağkur-elektrik vb. temel giderler kazanca oranla katbekat arttı. Çok koşup çok çalışıp çok kazanmıyoruz.”

“Aslında eczaneler kapanmaz, kapanamaz, kapatılamaz… Biraz da çuvaldızı kendimize batıralım derim. İlla ki ekonomik dalgalanmalardan çok fazla etkilenen bir sektörüz, ziyadesiyle etkileniyoruz. Bu süreçte bilgi ön plana çıkıyor ve yıllarca ‘eczanesini sadece çalışanlarına emanet eden’ eczacıların bilgilerini halkla paylaşabilmeleri için tabiri caizse ‘yuvaya’ yani eczanelerine dönerek büyük bir titizlikle işlerini takip etmeleri gerekiyor. Açıkçası, işini takip etmeyen eczaneler batmaya mahkum. Son süreç de bunun cabası oluyor. İlaca gelen her zam bizi farkında olmadan biraz daha uçuruma sürüklüyor diyebiliriz. Bizlerin esas sıkıntısı SGK ile desek yeridir. Sürekli değişen prosedürler, net bir bilgiye ulaşamama, sistemsel sorunlar ciddi anlamda bizleri yoruyor diye düşünüyorum.”

“İlaç Fiyat Kararnamesi ile belirlenen kârlılık oranlarına ait kademeler 2004’ten bu yana, yaklaşık 20 yıldır aynı. İlaca gelen her zamda bizim kârlılığımız düşüyor, gün geçtikçe eriyoruz.”

“İlaç fiyat ve kârlılığını devlet belirliyor. Firmalar artan giderler ve enflasyon karşısında devletin ilaçlara yaptığı zamları yetersiz buluyor. Devletten yeterli zammı koparamayan firma ve ecza depoları kâr marjlarındaki düşüşü kompanse edebilmek için eczanelere sağladıkları iskonto, mal fazlası vb. maddi promosyonları kısma yoluna gitti. “Serbest” sıfatının eczaneler için kullanımının komikliği bu noktada kendini belli ediyor. Kendilerine uzun yıllardır yasal olarak bahşedilen kâr marjları ile bir eczanenin sürdürülebilir kazanç sağlayacak şekilde işletilebilmesi imkansız.

Yıllardır buna imkan veren şeyler:

1- İşin temeli: Diploma tekeli,

2: Tabii ki en ama en önemlisi, firmaların yüklü ürün / ilaç alırken sağladığı iskonto, indirim ve mal fazlaları,

3- Sunduğu imkanlar ile, yüklü alımlara maddi olarak yetişemeyen eczacıların maliyetlerini düşürüp ürün çeşitliliği ve hizmet kalitelerini artırabilmelerini sağlayan Farmazon ve benzerleri.

İlaç firmalarının kendi marjlarını -doğal olarak- düşünerek bahsettiğim yola girmeleri sonucu eczanelerin kâr marjlarını yıllardır ayakta tutan en önemli faktörün -yani 2. maddenin- sonu geldi. Eczacılar bugün ilaç firmalar ve devlet kurumları arasında sıkışmakta, bunun sonucunda ezilen kâr marjları ile katlanarak artan masraflar karşısında sıkıntı yaşamaktadır.”

“Çünkü giderleri %300 artış gösteren eczanelerin ortalama kârlılığı %15’lere kadar geriledi. İlaca zam geldikçe kârlılığı azalıyor. Örneğin 100 TL’lik bir ilaçtan 20 TL kâr ederken, ilaca %25 zam geldikten sonra 18,75 TL kâr ediliyor, 125 TL’ye satılmasına rağmen…”

“İki asgari ücretli elemanın maliyeti 20.000 TL. Stopaj ile beraber aylık kira 10.000 TL. Sabit masraflar aylık minimum 10.000 TL. Net kâr oranı %10-15 arası. Normal bir eczane ne kadar ciro yapacak da bu maliyetleri çıkartacak?”

“SGK elini taşın altından çekip ödemeleri hastanın üzerine yığmaya çalıştıkça, hasta ile karşı karşıya kalan biz eczacılar oluyoruz.”

“Çünkü yılda bir defaya mahsus bırakılan ilaç fiyat zamları ve yıllardır hiçbir şekilde güncellenmeyen İlaç Fiyat Kararnamesi’ne maruz bırakılmamız bizleri enflasyon karşısında ezmiştir.”

“İlaç Fiyat Kararnamesi’nde düzenleme yapılmaması, ilaç fiyat farklarının her gün afaki şekilde artırılması ve masrafların artması mesleğin ve sektörün en önemli sorunudur.”

“Yönetmeliğe aykırı olmasına rağmen internet sitelerinde satılan ve eczane bünyesinde satışı yapılması gereken ilaçlar, dermokozmetikler, vitaminler, ilaç dışı ürünler vb… Bütün bunların usüle aykırı bir şekilde e-ticaret sitelerinde akla mantığa sığmaz bir şekilde satılması…”

“Hastanelerin sadece MHRS ile hasta bakması, insanların muayene olamaması, devlet hastanelerindeki yetersiz doktor sayısı, eczane maliyetlerinin çok artıp eczacı kârlılığının giderek azalması ve firmaların mal fazlası ürünleri kaldırmaları pek çok sebepten birkaçı.”

“Bu olumsuz ekonomik süreç 2018 sonunda baş gösterdi ve son 10 ayda zirve yaptı. Bize yansıması iki ana başlıkta toplanabilir.

1- Son bir yılda giderlerimiz %150 artması.

2- Zam alan ilaçların üst bareme geçip (barem yükseldikçe kâr yüzdesi düşüyor) kâr oranlarının düşmesi.”

“Azalan kâr marjı, artan giderler ve Kamu Kurum İskontosu problemleri, enjektörlere varıncaya kadar bırakın az kârı, zarar ederek sattığımız ürünler yüzünden.”

“Son 1,5-2 yıl içerisinde muazzam şekilde artan cari işletme giderlerinin yanında, maalesef aynı oranda bir kâr artışı olmamasına, üstelik yıllardır yürürlükte olan İlaç Fiyat Kararnamesi’nde ilaçların kademelere göre kârlılığındaki değişimin tatmin etmeyecek bir oranda olmasına, baremlerin güncel enflasyondan son derece uzak olmasına ve ilaçlara gelen zamlara rağmen eczacı kâr marjlarındaki düşüşe dayanarak şunu söylemek yanlış olmaz: Son araştırmalar ve istatistiklere göre her iki eczaneden biri kapanma riskiyle karşı karşıya.”

“Eczanelerin masrafları (Çalışan ücretleri, elektrik, internet, kira, muhasebeci ücreti, öğle yemeği vs.) neredeyse üç kat arttı, ancak ilaç fiyatları ve kâr oranları artışı çok küçük kaldı. Maliyet üç kat artarken gelir sabit kaldı. Diğer tüm meslekler maliyetini ürün fiyatına yansıtırken bizler sabit fiyat politikasına sahip olduğumuz için yansıtamıyoruz. “Ben aspirini 50 TL’ye satıyorum” deme lüksümüz yok. Dayan cebim dayan.”

Büyük Eczacı Mitingi neler getirecek?

Eczacılarımıza 27 Kasım Büyük Eczacı Mitingi'nin nasıl geçtiğini ve neler getireceğini sorduk.
selinfmz
2 dakikada oku

Bir yorum yazın...

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir