“Eczanede tek başına çalışırken içerik üretmek mümkün değil.”

Instagram’da “Sosyal Eczacı” kullanıcı adıyla tanınan, 160.000’i aşkın takipçisi için dört yıldır dermokozmetik ürünleri inceleyip uzman görüşünü paylaşan Dr. Ecz. Gamze Aydoğan Yüksel ile sosyal medyayı, dermokozmetiği ve eczacılığı konuştuk.

Öncelikle aldığınız eğitimin detaylarını öğrenebilir miyiz?
Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldum. Toksikoloji alanındaki bitirme tezimde TÜBİTAK bursu aldım. Sonra aynı alanda doktora yapmaya karar verdim. Şimdi 5. senemdeyim. Pandemi sebebiyle biraz sekteye uğrasa da eğitim bitti, yeterlilik sınavını geçtim, tezim de bitmek üzere. Bir yandan da annemin eczanesine gidip geliyorum. 

“Kozmetiğe ilgim toksikoloji eğitimim sayesinde başladı.”

Toksikolog olunca bir eczacının kariyerinde neler değişir?
Eczane ortamındaysanız hiçbir şey değişmez. Sadece ilaç etken maddelerine, yan etkilere çok daha hakim oluyorsunuz. Bu sayede hastalarınıza verdiğiniz danışmanlığın sınırları biraz daha genişliyor. Danışmanlık gücünüz biraz artıyor. Ama benim için toksikoloji doktorası kariyerimin yurt dışı ayağını da temsil ediyor. İleride bir firmada çalışmak istersem, toksikolojinin çok değerli olduğunu biliyorum. Toksikolojinin çalışma alanı sadece ilaç değil. Örneğin peçete bile üretiyorsanız, onun bile toksikolojik biyouyumluluk testlerine ihtiyaç var. Kozmetik üretimlerinde yine toksikolojik verilerden yararlanılıyor. Kozmetiğe ilgim de toksikoloji eğitimim sayesinde başladı. Gördüm ki, korktuğumuz etken maddeler o kadar da kötü değil. Etken maddelerin üzerine düşmeye başlayınca, bu konudaki birikimimi blog ve Instagram hesabım üzerinden paylaşmak istedim. 

Böyle bir hesap açmaya nasıl ve hangi aşamada karar verdiniz?
Annemle bu eczanede iki eczacıyız. O 30 yıllık bir eczacı. Bakış açılarımızın uymadığı oluyor. Sürekli birbirimizle mesleki bir tartışma içindeyiz. Önce oyalanmak için başlamıştım. Ne takipçi satın aldım ne de sponsorlu postlar attım. Tutar mı tutmaz mı emin değildim. Ama sonra gördüm ki çok güzel gidiyor. Bana da çok şey katmaya başladı. Ben de çok şey öğrendim. Dilediğim kadar zaman ayıramasam da kopmak da istemiyorum. Şu aralar tezimi bitirmek üzere olduğum için vakit ayıramıyorum, çok aktif değilim. Ama tezimi sunduktan sonra daha aktif olacağım. Bunca yıllık emeği çöpe atamam.

Instagram’da içerik üretmeye başlayınca hayatınızda neler değişti? 
Bu eczanenin yükünü biraz daha anneme atmak zorunda kaldım. Bir eczanede tek başına çalışırken içerik üretmek pek mümkün değil. 

“Şu ana kadar hesabımda ücretli bir anlaşma yapmadım. Popüler olmak kolay, ama bu popülerliği bozmadan etiğe uygun şekilde ilerlemek benim için daha değerli. “

Meslektaşlarınızdan nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Çok iyi tepkiler geliyor. Beni çok mutlu ediyor. Bu da etik anlayışı korumakla ilgili. Şu ana kadar hesabımda ücretli bir anlaşma yapmadım. Bu da insanlara geçiyor. Popüler olmak kolay, ama bu popülerliği bozmadan etiğe uygun şekilde ilerlemek benim için daha değerli. İnsanlardan çok olumlu mesajlar alıyorum. Daha bu sabah bir telefon aldım. Annesinin roza hastalığı varmış, benim gönderilerimi okuyarak iyileşmiş. Çok güzel bir duygu. Bu duygu sayesinde “Bırakmayayım” diyorsunuz.

Araştırmanız istenen ürünlere dair takipçilerinizden talep listeleri geliyor mu?
Çok geliyor. Mesaj kutum dolu. İnsanlar el kremi bile alsalar, arka yüzünün fotoğrafını gönderip “Bunu inceler misiniz?” diye soruyor. Tabii ki bunlara yetişmem mümkün olmuyor. Ama neye yönelmem gerektiğine dair yol gösteriyor bana. Örneğin beş kişi leke kremi sorusu sorduysa, anlıyorum ki lekelerle ilgili bir soru işareti var. Bu durumda o ürünlere yöneliyorum.

İnceleyeceğiniz ürünleri seçerken gelen yönlendirmeler dışında belirli bir programınız var mı?
Kışın nem kaybı, kuruluk, tahriş, egzama atakları artıyor. Bu yüzden cilt bariyerine yönelik ürünler seçiyorum. Yazın benim için dünyanın en önemli şeyi güneşten korunmak. Dolayısıyla güneş koruyucu seçimine odaklanıyorum. 

Eczacılıkta dermokozmetik konusunda sağlam bilgilere ulaşmak neden bu kadar zor? Sizce neden böyle bir bilgi eksikliği var?
Bu konuda eczacıların hiçbir suçu yok. Ben de mezun olduğumda bu konuda sıfırdım. Bu eczaneye gelince annemin varlığı sayesinde boş vaktim olunca, istediğim alana yönelebildim. Yeni mezun bir eczacıyı bir eczane oturtup fatura kestirir, vergilerle, SUT kurallarıyla, KDV ödemeleriyle filan uğraştırırsanız, dönüp de oradaki kremin içeriğine bakacak vakti olmaz. Bunun yerine bir güzellik uzmanı işe alır. O da alacağı prime bakacağı için, bu sefer tüketici memnun kalmaz. Kendini geliştirmek, makale okumak, ürünlerin içeriğini incelemek… Bunlar zamana bağlı şeyler. Mesela roza için Bioderma’nın da bir ürünü var, La Roche’un da. Hangisi ne yapmış? Hangisi yağlı cilde daha uygun? Tüm bunları beş yıl boyunca çalışarak bu seviyelere gelebildim.

Dermokozmetik üniversitede ders olarak okutuluyor mu?
Sayılmaz. Kozmetoloji diye bir dersimiz vardı, ama her şeyi çok temel seviyede inceliyorduk. Güneş kremleri ikiye ayrılır, mineral ve kimyasal, o kadar. Etken maddeler üzerinden bir anlatım yok. Kimse size “Salisilik asit şunu yapar” demiyor. Trendlere ayak uydurmakla ilgili de bir eksiklik var mutlaka. Bana gelen mesajların birçoğunda şunu görüyorum: “Eczaneye girmekten korkuyorum. Önüme en pahalı markaları çıkarıyorlar. Bunlara alternatif var mı diye sorduğumda, ‘En iyisi bu’ diyorlar. Ya almak zorundayım ya da hemen çıkmak zorundayım gibi hissediyorum.” Aslında ünlü kozmetik mağazalarında bile ürünün arkasını çevirip inceleme şansınız daha yüksek. Bu sorun, eczanelerde konumlandırmayla ilgili olabilir. İnsanlar ürünleri inceleyemiyor. Bu arada dermokozmetikte firmalar da yetersiz bence. Bir firma geliyor, kendi ürünlerinin akneli cilt için muhteşem olduğunu söylüyorlar. Herkesin bir sivilce kremi var zaten. Hepsi ayrı ayrı muhteşem bu durumda. Hiçbir detay yok, fark bildirmek yok. 

Karşınızda güzellik uzmanı olunca, konu nihayetinde o ürünü alma ya da almama kararına varıyor, ama eczacı olsa belki de öyle hissetmeyeceksiniz.
Evet. Bu alana eczacı baktığında tüketici daha güvenli hissediyor. Tabii dediğim gibi eczacıların bu alanda birebir danışmanlık yapmak için çok vakti olmuyor. En azından kozmetiklere hakim olarak uzmanlarına kendi eğitimlerini vermeleri daha uygun olabilir.

“Bu eczane 1996’da açıldı. Üç yaşından beri bu dükkandayım. Burada büyüdüm. Muhtemelen 60 yaşına kadar da burada olacağımı düşünürsek, ömrümün çoğu burada geçmiş oluyor.”

Annenizin eczanesinde çalışıyorsunuz, eczacı olma kararınızda annenizin payı var mıydı? 
Babam doktor, abim diş hekimi, annem eczacı. Sağlıkçı bir aile. Babam “Kesinlikle doktor olma” dedi. Abim “Kesinlikle diş hekimi olma” dedi. Annemin böyle negatif bir söylemi olmadı. (Kahkahalar) Eczacılığı, bölüme başladıktan sonra sevmeye başladım doğrusu. Üç yaşından beri bu dükkandayım. Burada büyüdüm. Muhtemelen 60 yaşına kadar da burada olacağımı düşünürsek, ömrümün çoğu burada geçmiş oluyor. Bu eczane 1996’da açıldı. Emekliliğe kadar buradayım. Başta bölüme biraz tepkili başlamıştım. “Eczanede çok sıkılıyorum, üstelik cumartesi de çalışılıyor” deyip duruyordum. Sonra eczacılığın sadece benim 3 yaşından beri tanık olduğum şey olmadığını görünce, mesleği çok sevdim.

Cumartesi tüm gün çalışmak da kolay değil… 
Evet, ama eşitliği bozmamak lazım. Bozulursa ipin ucu kaçar. Alışveriş merkezi eczanesine hak veriyorum, cumartesi kapatamaz. Ama onlar açıkken biz kapalı da olamayız. Öyle bir dengesizlik olduğu anda işler karışır. Mecburen böyle devam edecek galiba.

Annesi eczacı olan bir çocuğun büyüme dönemi nasıl geçiyor?
Zor geçiyor. Mesela ilkokuldayken herkes evine dönerken ben eczaneye gelirdim. Hava çok soğuk olsa da şurada oturur, ödev yapardım. Cumartesi günleri de gelirdim. Eczacı anne olmak da çok zor. 

Anne-kız eczacı olmanın en iyi tarafı nedir? 
Annemle mesleki tartışmalar yapmak da dayanışma içinde olmak da çok keyifli. Mesela bir e-fatura dönemine girildi, herkes panik haldeyken biz “Burada iki eczacıyız, biz halledemeyeceksek kim halledecek?” şeklinde birbirimizi rahatlatıyorduk. O bana danışıyor, ben ona danışıyorum. O ticari konulara daha hakim. Ben trendleri takip edebildiğim için, yeni çıkan ilaçlara ve etken maddelere daha hakimim. Hastalarımızın gözünde elbette annem öncelikli. O eczanedeyken asla bana bir şey sorulmaz, “Annen nerede?” sorusu dışında. (Kahkahalar) Anneme danışılır.

Eczacı olmasaydınız ne olurdunuz?
Diş hekimi olurdum bence. Abim ortodontist. Babamın doktor olmamı istememesini anlıyorum. Hastanelere baktığımda “İyi ki de olmamışım” diyorum maalesef. Kutsal bir meslek ama kendinizden çok şey veriyorsunuz ve karşılığını da maalesef alamıyorsunuz. Yine sağlık alanında bir meslek seçerdim. Gerçi eşim de diş hekimi. O da “İyi ki diş hekimi olmamışsın” diyor. (Kahkahalar) Şu anki halimden çok memnunum.

Gelecekte kendi eczanenize geçecek misiniz?
Tezim bittiğinde yine annemle devam ederiz. Daha sonra da biraz araştırırım ve daha iyi bir seçenek bulamazsam burayı devralırım diye düşünüyorum. Annem hep eczanede olan bir eczacı. Reçete kontrolünden faturasına kadar tüm işlerle ince ince ilgilenir. Sabah 9’da gelir, akşam 7’de çıkar. Bu yüzden çok yoruluyor. O da dinlenmek istiyor.  

Annenizin meslekteki ilk yılları nasıl geçmiş? 
Annem mezun olduktan sonra yedi yıl kadar evde oturmuş, abimi büyütmüş. Ben doğduktan üç yıl sonra eczane açıldı. Fakülteden sonra hemen çalışmaya başlamadığı için bilgileri körelmiş. Doğal olarak ticari bilgisi de yokmuş. Burayı açar açmaz deneyimli bir kalfayla çalışmaya başlamış. Kalfası kasayı bile elletmiyormuş. “Eczacı hanım, siz anlamazsınız” diyormuş. Eve gelip ağladığını hatırlıyorum. Sonra zamanla her şeyi öğrenmiş ve bu günlere gelmişiz. 

Sizce insanların eczacılarla ilgili en yanlış kanısı nedir?
İnsanlar eczacıyla muhatap olabildiği sürece, yanlış bir kanıya sahip olmuyor aslında. Benim gördüğüm o. Sosyal medya bana bu konuda rehber oluyor. Bana eczanelerle ilgili gelen şikayetler genelde eczacıya danışamamakla, o fırsatı yakalayamamakla ilgili. 

“Birkaç eczacının birden ortak olabildiği eczaneler olsun isterdim. Çalışma arkadaşlarımın eczacı olmasını isterdim. Elbette sermaye başkasına ait olmasın. Eczacılar arasında bir ortaklık olsun. “

Eczacılıkla ilgili bir şeyi değiştirebilseydiniz neyi değiştirirdiniz?
Birkaç eczacının birden ortak olabildiği eczaneler olsun isterdim. Çalışma arkadaşlarımın eczacı olmasını isterdim. Elbette sermaye başkasına ait olmasın. Eczacılar arasında bir ortaklık olsun. Farklı konularda birbirimize danışabilmek çok iyi olurdu. Mesela ben dermokozmetikle ilgili olduğum için annem o konuya hiç bakmıyor. 

Peki yardımcı eczacılıkla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bizim eczanemiz büyük olmadığı için öyle bir zorunluluğumuz yok. Zaten 35 m2’de iki eczacıyız. Ama gördüğüm kadarıyla yeni mezun arkadaşlarım biraz zor kabul görüyor. Kim haklı kim haksız bilmiyorum ama bu konuda bir şeylerin değişmesi gerekiyor galiba. Çünkü staj çok kısa bir dönem zaten. Tam olarak sorumluluk da alamıyorsunuz. Size bir şeyler öğretmeye vakit de bulamayabilirler. Benimle aynı dönem staj yapan çoğu arkadaşımın koli açtığını, tüm gün dermokozmetik rafları önünde öylesine beklediğini biliyorum. Ben stajımı yakınımızdaki bir eczanede yaptım. Zamanında sanayide de çalışmış bir eczacıydı ve bir şeyler öğreneyim diye çok uğraşmıştı. Şanslıydım. 

Eczacılık bölümünü yeni kazanan öğrencilere neler tavsiye edersiniz?
Günümüzde her meslekte olduğu gibi, eczacılıkta da meslektaş sayımız hızla artıyor. Bu sebeple meslekte bilgi anlamında bir fark yaratmak lazım. Ömür boyu öğrenmeye açık olmak ve danışmanlık görevini çok iyi yapabilmek lazım. Yüksek lisans ve doktora yapmalarını tavsiye ederim. Planları sadece ileride eczane açmak olmamalı. Sanayiye yönelik bir plan da yapmalılar. 

Bugünün eczacılığını geliştirmek için başka neler yapılabilir? 
Meslek içi eğitimler çok önemli. Eminim dermokozmetikte benden çok daha bilgili birçok eczacı vardır. Zaman sorunu sebebiyle katılım sağlamak çok kolay değil, ama bu yönde eğitimler düzenlenmesi çok faydalı olur. 

Eczacılar üzerindeki reklam, web sitesi vb. kısıtlamalarla ilgili ne düşünüyorsunuz? 
Reklam yasağı kalkarsa ipin ucunun kaçacağını düşünüyorum. Bir Instagram fenomeni bir kozmetik ürünün hangi eczaneden alınabileceğini paylaşabiliyor. Direkt eczane ismi ve adresi veriyor. Hepimiz belli etik değerler içinde kalmadığımız sürece, ki bu ticareti öne alan kişilerde pek mümkün olmayacağı için, reklam yasağı benim daha çok işime geliyor. 

Eczacı olmayan sosyal medya kullanıcılarının benzer ürünler hatta ilaçlar hakkında yorum yapması ve kitleleri yanlış bilgilendirmesi aynı derecede sıkıntılı. 
Evet, gerçekten çok kötü. Önüne nasıl geçilir, bilmiyorum. Kişi sadece tecrübesini paylaştığını iddia edebilir ve ceza almamak için “Pardon, bilmiyordum” diyebilir. Bu kadar basit. Yabancı influencer’larda hiç ilaç tanıtımı görmedim. Aslında bu konuda yine eczacının danışmanlığına ihtiyaç var. Olan biteni biraz takip etmek şart. Örneğin o hafta bir kadın çıkıp göz altına hemoroid kremi sürdüğünü söylüyor. Hasta da alırken eğer sizi biraz ilgili görürse bunun göz altı için uygun olup olmadığını soruyor ve o anda müdahale edebiliyorsunuz. Ancak tabii herkese hemoroid kremini neden aldığını soramayız, ancak hasta isterse bu konuda danışmanlık yapabiliyoruz.

Eczacılık sürekli değişim halinde. Gelecekte nasıl bir eczacılık mesleği hayal ediyorsunuz?
Avrupa’da pek çok ülkede olduğu gibi eczacı ortaklı bir ortam hayal ederdim. Tabii sermaye başkasına ait olmayacak, yine eczane sadece eczacı tarafından açılabilecek. Böylece yaşamaya daha çok vaktimizin kalacağı mesai saatlerine sahip olabilirdik. Kendimizi mesleki anlamda geliştirmek, eğitimlere katılmak için daha rahat fırsat bulabilirdik. 

“En büyük hayallerimden biri herkesin granülosit bağışının ne olduğunu…

Eczacı Elif Bölükbaş, yardımcı eczacılık yaparken bir yandan da kurucusu olduğu Kan Akademi vesilesiyle kan bağışını toplum kültürünün bir parçası haline getirmeye çalışıyor.
selinfmz
4 dakikada oku

Güneşten korunma hakkında her şey: 3. bölüm

Konuk yazarımız Dr. Ecz. Gamze Yüksel, güneşten korunma konulu yazı dizisinin 3. bölümünde güneş filtresi çeşitlerini ve hangi filtrenin tercih edilmesi gerektiğini açıklıyor.
selinfmz
7 dakikada oku

“‘İnsanlar benim gördüklerimi görebileceklerini bilmeli’ motivasyonuyla bu işe başladım.”

Astrofotoğrafçılığıyla geniş bir takipçi kitlesine ilham veren Ecz. Süleyman Akgüneş ile gökyüzüne tutkun olmak üzerine…
selinfmz
9 dakikada oku

Bir yorum yazın...

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir